24 Mayıs 2015 Pazar

Aşkitom Oyunu Hakkında

Konnichiwa Minna-san!
Yeni bir yazıyla karşınızdayım. Bu yazıda "Aşkitom" isimli oyunu tanıtacağım.
İlk olarak, oyuna kolayca kaydoluyorsunuz.
Kayıt olduktan sonra, bir öğrenci kartına sahip oluyorsunuz. Bu öğrenci kartında size ait bilgiler bulunuyor. (Yaş ve cinsiyet gizlenebilir.)

Sonra,  ChiNoMimi adında bir NPC, bize oyunun kurallarını anlatıyor. 


Oyunun işleyişi basit. Birkaç erkek (aşkito)  var. Onlara iyi yanıtlar verirseniz, onlarla aşk ölçeriniz yükseliyor. Her aşkitomuz, farklı bir yerde takılıyor. Örneğin, birisi bahçede, birisi spor salonunda vb. Yalnız, odaya geçerken EP (eylem puanı) ihtiyacınız var. Her gerçekleşen eylemde, 2 EP'iniz gidiyor. Bir de $ (dolar) var. Onunla çeşitli eşyalar, buluşma kıyafetleri alabiliyorsunuz. Günlük
10 EP, 15 $ alıyorsunuz. (harçlık gibi) 

  Oyunda 20'den fazla bölüm var. Her bölümde, seçtiğiniz klübe, aşkitoya  bağlı gerçekleştirmeniz gereken hedefler var. Her bölümde, hedefleri tamamladığınız vakit bir bölüm sonu resmi alıyorsunuz. Örneğin;
















Bazen bölüm sonu resmini kaçırabiliyoruz. Nedeniyse, aşkitolarımıza kötü cevap vermemiz.
Karakterlere geçelim.

İşte karşınızda Nathaniel -,-
Kendisi okulun öğrenci başkanı. Çalışkan, hanım hanımcık kızları sever. Castiel'den nefret eder. Bu yüzden onun yanında Castiel'i kötülemelisiniz. Amber adında ırıspı bi kardeşi vardır.

Bu da Castiel ^-*
Saçlarının gerçek rengi siyahtır. Bir grupta, gitar çalar. Onunla anlaşmak çok zor ancak oyunun en sevilen karakteri *_* Şahsen ben sevmiyorum.

Bu iki karakter, serinin ana iki karakteri. Hiç anlaşamıyorlar. Biri melek, biri şeytan gibi. Bunlar dışında, sonradan gelme karakterler var.

Ken 1-3.bölüm arası
Lysander 4-? bölüm arası
Leigh 6-? bölüm arası
Armin 10-? bölüm arası
Alexy 10-? bölüm arası

Kentin (Ken'in evrim geçirmiş hali) 12-? bölüm arası


Tabii, birçok da kız karakter var. Birkaçını tanıyalım. (fotoğrafsız)

İris: İlk bölümden itibaren bize iyi davranan, ancak saçma sapan fikirleri olan bir kızdır. Genelde onu kırmamak için dediklerini yaparız. Matematiği kötüdür.

Melody: Psikopat bu kız psikopat. Nath'tan hoşlanıyor. Bir keresinde onun doğum gününe gitmiştik. Çekingen bir kız. Eeeh- bu kadar.

Rosalya: Oyundaki en iyi arkadaşımız. Leigh'in sevgilisi. Genelde, hiç kimsenin bilmediği sırlarımızı o bilir ve bize her konuda yardım eder. Biraz kabadır.

Deborah: Sürtük. Castiel'in eski sevgilisi. Castiel'e bir kötülük yaparken, Nath onu görür ve Deborah da Nath Catiel'e bir şey çıtlatmasın diye onunla fölrt etmeye başlar. Castiel onları görür ve o günden beri Nathaniel'den nefret etmeye başlar.

Amber: Nath'ın kardeşi. Bize kötülük yapar hep.

Neyse. Sanırım bu kadarı yeter.
Öptüm.
-Miss.Trancy

14 Mayıs 2015 Perşembe

Akatsuki no Yona

Akatsuki no Yona

Uzun süredir güncel olarak takip ettiğim  anime olan Akatsuki no
Yona'yı an itibariyle bitirmiş bulunmaktayım. Karmakarışık duygular içinde olduğum doğrudur.

Anime hakkında yorumumu katmadan önce biraz animenin konusundan bahsedeceğim. (alıntıdır.)


Krallığın tek prensesi olan Yona el bebek gül bebek büyütülmüştür. 16. yaş gününde küçüklüğünden beri gizliden gizliye aşık olduğu kuzeni Soo-won, babasını öldürüp tahta geçer.Olanlar karşısında hiçbir şey yapamayan ve güçsüzlüğünün farkına varan Yona, çocukluk arkadaşı aynı zamanda koruması olan Soon Hak ile beraber krallıktan kaçıp yeni bir hayata başlar ama bu kaçış bir bitişten çok her şeyin başlangıcı.



Birinci bölümden itibaren Yona'nın ölüm kalım mücadelesi başlıyor. Krallığı geri alabilmek için efsanedeki dört ejderi toplamak zorunda. Bütün ejderler Yona'ya çok bağlı. (Ejder kanındandır ejder kanından :P)

Neyse, şimdi karakterleri tanıtmaya geçelim.




Bu Yona-chan.  İlk bölümden itibaren Soo Won'a aşık olduğunu görüyoruz. Ama Soo Won sevimli Yona'mızın babasını öldürüp, bir de üstüne kral olunca Yona'cık Soo Won'a tüm sevgisini yavaş yavaş yitiriyor. Sonradan çok karşılaşıyorlar ama Yona hiçbir şey hissetmiyor.  Hak'la birlikte olsun o banane banane :P Ha bi de, açlarını mangadaki gibi bi tonda yapabilirlerdi. Böyle pembemsi bi renk hiç hoş durmamış. Ama seviyoruz seni Yona-chan.

Bu da Hak. İzlediğimiz flashback'lerde Yona'yı küçüklüğünden beri sevdiğini anlayabiliyoruz. Büyük bir savaşçı. Bir de bu çocuğun bi gülüşü var insan izlerken tırsıyor :)









Bunlar da ejderler. Sırasıyla:
Jeha (Yeşil ejder)
Kija (Beyaz ejder)
Shina (Mavi ejder)
Zeno (Sarı ejder)

Seri genel olarak çok eğlenceli ve sürükleyiciydi. İzlemeyi düşünen herkese tavsiye ediyorum.




İlk gerçek yazımızın sonuna geldik.
Öptüm
-Miss.Trancy

 



10 Mayıs 2015 Pazar

Alois Trancy Kimdir?

ALOİS TRANCY

Ohaio Minna-san! Şimdi size biraz Alois-chan'dan bahsedeceğim :3

Alois Trancy 5 Kasım 1875 doğumlu, 1,65 boyunda, sarı saçlı, mavi gözlü sadist bir pislik olan anime karakteri.
Anime zamanına göre 14 yaşında. 
Aklınıza gelebilecek her türlü pisliği yapıyor. Göz çıkarma, hırpalama. Ancak çok hassas bi karakter. Geçmişi de çok acıklı. İşte bu yüzden seviyorum Alois'i.




Şimdi bu şebeğin Luka isminde bi kardeşi var. Öz kardeşi değil ama, sadece beraber büyümüşler. Diğer köylüler onlara kötü davrandığı için onların ölmesini istiyorlar. 
Luka da gidiyor, Alois'in hiçbir şeyden haberi yokken Hannah isminde bir şeytanla anlaşma yapıyor ve onlara iyi davranan bir kadın hariç herkesi öldürmesi karşılığında ruhunu ona vereceğini söylüyor. Luka yaptığı şeyi ona iyi davranan kadına anlatıyor. Kadın da inanmamasına rağmen bir şey demiyor. 
Ertesi gün biri hariç tüm köylülerin öldüğünü gören Alois ve Luka çok seviniyorlar.
Köylülerin aksesuarlarını ve mallarını almak için dolaşıyorlar etrafta. Luka da o sırada gidip ruhunu yemesi için Hannah'a veriyor. Alois Luka'nın kaybolduğunu görüyor. Biraz aradıktan sonra Luka'nın ölüsünü görüyor.
Bunun üzerine kardeşini öldüren Hannah'tan intikam almak için Claude adında bir şeytanla anlaşma yapıyor,kraliçenin örümceği oluyor falan.
Biraz da Ciel Pantomhive'den bahsedelim. O da 12 yaşında. Siyah saçlı, koyu mavi gözlü. Bir yngında ölen ailesinin intikamını almak için Sebastian'la anlaşma yapıyor. Ancak intikam alındığında, Sebas-chan'ın anlaşma yaptığı kolu kopmuş olduğundan Ciel'in ruhunu yiyemiyor.



,
Claude Alois'e Luka'yı öldürenin Hannah değil, Ciel'in kahyası Sebatian olduğunu söylüyor. -Bir cümlede altı isim kullandım vay be- Alois de sonra Ciel'i istiyor falan. -WTF?!- Claude de başka bir sebepten ötürü Ciel'i istiyor: ruhunu yemek için.
 Bu sebepten ötürü, Sebastian'la bir yarış içinde oluyor. Tüm bunlar olurken Ciel'le Alois bir düello yapıyor. Ciel, Alois'i  ağır bir şekilde yaralıyor. - Oh noo Alois-chaaan :( -










Ciel Alois'i öldü sanıyor ancak o olaydan birkaç saat sonra Claude Alois'i kendisi öldürüyor. Çünkü ancak bu şekilde Ciel'in ruhunu yiyebilir. Ama Alois, Ciel'in bedeninin içinde geri dönüyor. Hannah'la hiç kimsenin Ciel'in ruhuna sahip olmaması için anlaşma yapıyor. Claude'ye defalarca neden kendisini öldürdüğünü soruyor ve Claude de defalarca Ciel'in ruhuna sahip olmak için onu öldürdüğünü söylüyor.  Hannah da Ciel'in bir şeytan olmasını sağlıyor ve Alois'in ruhunu yiyor bunun karşılığında. Sebastian artık Ciel'in ruhunu yiyemeyeceği için Ciel'i bırakmıyor çünkü Ciel daha önceden Sebatian'a "Sonsuza kadar kahyam ol." diyor.

Kuroshitsuji II 'nin konusu bu şekilde. Alois Trancy bu sezonda var ve yok oluyor. Haliyle bu sezon animenin en sevdiğim sezonu.
Alois'i neden sevdiğime gelirsek, dediğim gibi çok duygusal yapılı olmasının yanı sıra karizmatik de. ^^
Alois-chaaan!

Sanırım yazının sonuna geldik.
Öptüm.
-Miss. Trancy









Tanışma şeysi.

Konichiwa Minna-san! ^-*
Ben Ayça. Blog adından da anlayabileceğiniz üzere Alois Trancy'i dottemo, dottemo seviyorum. Şimdiye kadar yirmi küsür anime izledim, HxH dışında hepsi 12-24 bölümlük animeler. Yaklaşık dokuz on aydır uzuuun uzuuun aralıklarla anime izliyorum. Öyle ahım şahım olmasa da animelerle ilgili birkaç şey de çiziktiriyorum. Bu arada, on iki yaşındayım, seneye altıncı sınıfa geçeceğim. '-'
Ayrıca, bazen cosplay çalışmaları yaptığım da oluyor. Fiziğim güzel olmasa da -öhöm!- bir şeyler oluşturmaya çalışıyorum.  Kahve saçlı, koyu kahve gözlü gözlüklüyüm. Arada kore dizileri de izlerim. Ben böyle birisiyim işte. ^^ Neyse yazının asıl amacı size kendimi tanıtmaktı. Amacıma da ulaştım. O zaman sonlandırayım ben yazıyı ehe ehe.
Öptüm.
-Miss. Trancy